Pages

Search This Blog

29 Nisan 2011 Cuma

Cinler

Madde ve fizik ötesi varlıklarından biri de ‘cin’lerdir. Cin, kelime olarak ‘örtülü ve kapalı’ anlamları ifade eder. Istılahi manası ise şöyledir: Muhtelif şekillere girebilen , kendilerinden acip ( insanlar acısından olağanüstü bulunan) fiillerin zuhur ettiği zuhur ettiği, ateşten yaratılmış latif cisimlerdir. Onların insanlar gibi, hem mümin olanı hemde kafir olanı vardır.
Kur’an-ı Kerim’de, yaratılışları söz konusu edildiği yerde, cinler ve insanlar birlikte ele alınmıştır. Mesela, bir ayette şöyle denir: “ Allah insanı pişmiş bir çamurdan yarattı. Cinni de halis bir ateşten  (maric ve nardan) yarattı.”(Rahman suresi,55/14-15)

Bu ayetteki  ‘halis ateş’ veya ‘ ateşin özü’ olrak tercüme edebileceğimiz  “min maricin min nar” ifadesiyle cinler , bir çeşit ateşten yaratılmış ama; bu ateş ne bir şura, ne parıldayıp yanan bir çeşit ateş ne de sadece kömür gibi siyah dumandır. Bu ateş, maddenin esaslarından olup etrafa şerareler saçan bir ateştir. İşte cinler böyle bir ateşten yaratılmıştır.


Sorumlulukları bakımdan insanlarla olan benzerliklerine  gelince; Cinler de  aynen insanlar gibi kulluk için yaratılmışlardır. Nitekim bir ayette Allah(c.c.) “Ben cinleri ve insanları bana kulluk etsinler diye yarattım. “ (Zariyat suresi, 51/56.) buyurulmaktadır. Ve yine cinler insanlar gibi Allah’a   muhatap olan varlıklardır. Onlara da emir ve yasakları ihtiva eden ilahi gelmiştir, dolayısıyla onlar da,  bu mesajlardan sorumludurlar. Rahman suresinde, gerek “ey cin ve ins topluluğu” şeklinde ifadesiyle, ilahi hitaba birlikte muhatap edilmeleri , gerekse “ O halde Rabbiminiz hangi nimetini yok sayabilirsiniz” ayetiyle sorumluluklarının birlikte hatırlatılması, bu hususun yeterince aydınlatıcı mahiyetindedir.  

Cinler gaybı bilmezler. Onların gaybı bilmedikleri Kur’an, -emri altında çalıştıkları Hz. Süleyman (aleyhissalatu vesselam) vefatında söz açtığı – bir ayette şöyle beyan eder:
“Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimizde (onlar onun ölümünü fark etmemişlerdir), onun ölümü onlara, ancak (dayandığı) asasının yiyen bir ağaç kurdu fark ettirdi. O ölmüş olarak yere düşünce, ortaya çıktı ki, cinler gaybı olsalardı kendilerini küçük düşüren bir azap içinde kalmaya devam etmezlerdi.”(Sebe suresi, 34/14)
Cinlerle alakalı olarak vurgulanması gereken bir husus da şudur; Cinler bizim görüş alanımızda bulunan varlıklar değillerdir. Şu halde bizim onları asıl mahiyetleriyle görmemiz mümkün değildir. Bizler tarafından görülen , onların temessül etmiş (yani bizim algılayabileceğimiz bir boyuta girmiş) şekilleridir. Cinler, insan suretinde görülebileceği gibi diğer canlıların suretlerinde de temessül etme kabiliyetleri vardır. Nitekim Peygamber Efendimizin ( s.a.s) muhtelif hadislerinde –evlerde görülen yılanlara işaretle – ilk önce “ Cin isen dışarı çık!” denilmesini tavsiye etmesi, eğer çıkmazsai bunun üzerine öldürülmelerini emretmesi bu gerçeğe ışık tutan bir delildir.

Kaynak: Bir Müslümanın Yol Haritası (ilmihal)

Sayfa Etiketleri:
 Fizik ötesi varlıklar, Cinler alemi, cin nedir, cin resmi nasıldır, cin suretini nasıl olur, cin olduğu nereden anlaşılır, peygamberimizin cinler hakkında hadisleri,  cinlerin boyutu, cinler nasıl uzaklaştırılır, cinlerin sorumlulukları, cinler ve insanlar arasındaki benzerlikler, cinin anlamı, cini görmek, Kuran da cinler, Rahman suresi cinler ve insanlar, Zariyat Suresi cinlere emir ayeti, cinler neyden yaratılmışlardır, cinler hangi maddeden yaratılmıştır, cinlerin yaratılmış olduğu ateşin özellikleri, Hz.Süleyman ve cinler alemi, cinler gaybı bilebilirler mi, cinler geleceği bilebilir mi, H.z Süleymanın ölümü,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

< >