CİMRİ-CİMRİLİK-AÇGÖZLÜLÜK-PİNTİLİK
Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Her türlü hareketinizde dürüst davranın. Çünkü Allah dürüstleri sever. (2/195)
Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vâdeder. Allah herşeyi ihata eden ve herşeyi bilendir. (2/268)
O, İsrailoğullarına bir elçi olacak (ve onlara şöyle diyecek:) Size Rabbinizden bir mucize getirdim: Size çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerim ve Allah'ın izni ile o kuş oluverir. Yine Allah'ın izni ile körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evlerinizde ne yeyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz, bunda sizin için bir ibret vardır. (3/49)
Allah'ın bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu onlar için şerdir; kıyamet günü cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah yaptıklarınızdan haberi olandır. (3/180)
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez. (4/36)
Onlar cimrilikte bulunurlar insanlara da cimriliği emreder (önerir)ler. Allah'ın fazlından kendilerine verdiğini gizli tutarlar. Biz, o kafirlere aşağılatıcı bir azab hazırlamışızdır. (4/37)
Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı insanlara çekirdek filizi (kadar bir şey bile) vermezlerdi. (4/53)
Yahudiler, Allah'ın eli bağlıdır (sıkdır), dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır. Aralarına, kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa (fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez. (5/64)
Ey iman edenler gerçek şu ki (Yahudi) bilginlerinden ve (Hıristiyan) rahiplerinden çoğu insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele. (9/34)
Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün onların alınları böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "İşte bu kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın (denilecek)." (9/35)
Fakat Allah lütfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah'ın emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler. (9/76)
Elini boynunda bağlanmış olarak kılma, büsbütün de açık tutma. Sonra kınanır hasret (pişmanlık) içinde kalakalırsın. (17/29)
Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur. (17/31)
De ki: "Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine malik olsaydınız bu durumda harcama endişesiyle gerçekten (cimrilik edip elinizde) tutardınız. İnsan pek cimridir." (17/100)
Onlar, harcadıkları zaman ne israf ederler ne kısarlar; (harcamaları) ikisi arasında orta bir yoldur. (25/67)
Eğer sizden onları(n tümünü) isteyip sizi çıplak bırakacak olursa cimrilik edersiniz ve sizin kinlerinizi de ortaya çıkarmış olur. (47/37)
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar. (47/38)
Gördün mü arkasını döneni? (53/33)
Azıcık verip sonra vermemekte direneni? (53/34)
(Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez. (57/23)
Ki onlar cimrilik ederler ve insanlara cimriliği emr (tavsiye) ederler. Her kim yüz çevirirse artık şüphesiz Allah, Ğaniy (hiçbir şeye muhtaç olmayan) Hamid (övülmeye layık olan) O'dur. (57/24)
Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (59/9)
Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? (61/10)
Allah'a ve Resûlüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (61/11)
İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur. (61/12)
Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah'tan yardım ve yakın bir fetih. Müminleri (bunlarla) müjdele. (61/13)
Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır: Büyük mükâfat ise Allah'ın yanındadır. (64/15)
Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar felah (kurtuluş) bulanlardır. (64/16)
Gerçek şu ki, biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi. (68/17)
(Bu konuda) hiçbir istisna yapmıyorlardı. (68/18)
Fakat onlar uyuyorlarken Rabbin tarafından dolaşıp-gelen bir bela' onun üstünü sarıp-kuşatıverdi. (68/19)
Sonunda (bahçe) kökünden kuruyup-kapkara kesildi. (68/20)
Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler. (68/21)
"Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp-çıkın." (68/22)
Derken aralarında fısıldaşarak çıkıp-gittiler: (68/23)
"Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşınıza çıkmasın." (68/24)
(Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler. (68/25)
Ama onu görünce: "Muhakkak biz, (gideceğimiz yeri) şaşırmışız" dediler. (68/26)
"Hayır, biz (herşeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık." (68/27)
Dediler ki: "Rabbimiz seni tesbih eder yüceltiriz; gerçekten bizler, zalim imişiz." (68/29)
Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar. (68/30)
"Yazıklar bize gerçekten bizler azgınmışız" dediler. (68/31)
"Belki Rabbimiz, onun yerine daha hayırlısını verir; şüphesiz biz yalnızca Rabbimize rağbet eden kimseleriz." (68/32)
İşte azab böyledir. Ahiret azabı ise muhakkak çok daha büyüktür; bir bilseler. (68/33)
Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı. (69/34)
(Durmaksızın mal ve servet) Toplayıp bir yerde (üstüste) yığmakta olanı. (70/18)
Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır. (70/19)
Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder. (70/20)
Ona imkân verildiğinde ise pinti kesilir. (70/21)
O gayb (haberlerin)e karşı (söylediklerinden dolayı) suçlanamaz (ya da cimrilikte bulunup kıskançlık yapmaz.) (81/24)
Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. (89/18)
Kim de cimrilik, eder kendini müstağni görürse (92/8)
Ve en güzel olanı yalan sayarsa (92/9)
Biz de ona en zorlu olanı (azaba uğramasını) kolaylaştıracağız. (92/10)
Tereddi edeceği (başaşağı düşüşe uğrayacağı) zaman malı ona hiç yarar sağlamaz. (92/11)
Ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür. (100/8)
Kabirlerde bulunanların diriltilip dışarı atıldığını düşünmez mi? (100/9)
Ve kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman, (100/10)
Şüphesiz Rableri o gün onlardan tamamıyle haberdardır. (100/11)
Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! (104/1)
O ki, toplamış ve onu sayıp durmuştur. (104/2)
(O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder. (104/3)
Hayır! Andolsun ki o, Hutame'ye atılacaktır. (104/4)
Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur. (107/3)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder